Recep Maraşlı, “Diyarbakır ya da Sodom’un 5 No’lu Zindandaki Bin Günü” isimli son kitabında, 12 Eylül 1980 cuntası döneminin cezaevlerinden biri olan “Diyarbakır 5 No’lu”da tutsaklara yaşatılanları, çoğu izleyicinin sahnelerdeki vahşetten ötürü izlemeyi yarım bıraktığı yönetmen Pasolini’nin “Salo ya da Sodom’un 120 Günü” isimli filmi ile benzerlik kurarak anlatıyor. İçerdiği siyasal ve cinsel şiddet nedeniyle bir film sahnesinde dahi dayanılması güç olan görüntülerin 1981-1983 yıllarında Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’nde “vahşet dönemi” olarak adlandırılan bir süreçte tutsaklar tarafından bizzat yaşandığına dikkat çeken bu kitap, süreci yaşayanların yazılı ve sözlü anlatımlarıyla okuru ‘içeri’ye, Diyarbakır zindanlarının gerçekliğine götürüyor.
Diyarbakır cezaevini bir işkence merkezinden öte “asimilasyon okulu” olarak ele alan Maraşlı, yaşatılanları bir yanıyla sömürgeci faşizmin bir pornografisi olarak yorumluyor ve sömürgecilik ve faşizmin sadece etnik-kültürel değil, erkek egemen cinselliği boyutunu da tartışmaya açıyor.
Unutturma rejimine karşı birlikte hatırlamanın kıymetiyle düzenlediğimiz bu etkinlikte, sizleri aramızda görmekten mutluluk duyarız.